Zeynep Kınacı (Zilan)

________________________________________ Yıl 1996; düşmanın topyekûn saldırıya geçtiği bir dönem. Kürt halkına yönelik baskı, katliam, faili meçhul cinayetler, tutuklamalar, gözaltılar, işkencelerin hat safhaya ulaştığı bir yıl. Özgürlük *******larına yönelik imha-ezme operasyonlarının ardı ardına geliştirildiği ve bunun için Türk devletinin güneyli işbirlikçileri *** ye karşı kullandığı ve ortak savaştıkları bir süreç. İçten ve dıştan dört koldan ihanetin hüküm sürdüğü, buna karşı ise Önderlik çizgisinin aman vermediği, direniş çizgisini amansız yükselttiği yıllar. Düşmanın Önderlik var olduğu müddet ***’yi bitiremeyeceğini idrak ettiği bir dönem. Artık devreye alçakça geliştirilecek komplolar girmiştir. Bunu uygulayacak ve uygulatacak ekip hazırdır. Çiller ve Güreş ikilisi. Arkasından 6 Mayıs komplosu devreye sokularak geliştirilir. Önderliğin imhası hedeflenir ancak başarıya ulaşamaz. Kürt halkının umutları söndürülemez. Kadın kahramanlığının toplamı; ZİLAN Resmi olarak bilinen insanlık tarihi erkek egemen sistem tarafından yazılmış bir tarihtir. Ve bu resmi tarih içerisinde kadının adı yoktur. Kadın gerçekleşmesi olan Neolotik toplumlumda kadın etrafında gelişen toplumsallaşmaya ya küçümseyerek ya da bir efsaneden ibaretmiş gibi bir yaklaşım geliştirilmiştir. İnsanlığın doğuş beşiği ve bu beşikteki analık hukuku adeta görmezden gelinir. Sonrasında gelişen zalim erkeğin köleci sistemi ise en büyük kahramanlık ve erdemlilik çağları olarak ele alınır ve insanlığın beynine şırınga ile empoze edilir. Kahramanlık denilince akla erkek gelir ve bu bakış açısında cinsiyetçilik belirgindir. Kadın etrafında gelişen özgürlük çiçeklenmesi ve erkek etrafında gelişen baskı, zorbalık, kölelik hep ters yüz edilerek işlenir. Ondandır ki iktidarcı devletçi erkek egemen sistemiyle kadın, tarihin karanlıklarında kaybolup yitirilmiştir. Bu kayboluş kadının zayıflığıyla ele alınırken, erkek ise gücün doğal sahibidir. Bu nedenle güç kimdeyse tüm erdemler orda ve onda toplanmıştır adeta. Yiğitlik kahramanlık gibi erdemlerde hep erkeğe mal edilmiş ve tarih bu anlayışın yorumlanışıyla kuşaktan kuşağa aktarılmıştır. Bir yönüyle bilinen ve yazılı tarihe aktarılan, her zaman sayfaların aralıklarından silinmeye çalışılan tarih kahramanlıkların tarihidir. Bu kahramanlar bin yıllarda geçse toplumsal hafızalardaki yerlerini korurlar ve her zaman yaşarlar. Onlar tarihe mal olmuş yaşayan efsanelerdir. Artık bilinen ve keskin bir direniş mücadelesiyle ortaya çıkan gerçeklikte, tarihte kadın kahramanların olduğudur. Bu kahramanlardan biriside halkını özgür yarınlara taşıyan Jean d'Arctır. O Fransa’nın bağımsızlık savaşında öcülük yapmış ve düşmanları tarafından diri diri yakılmıştır. Halkının onurudur Jean d'Arc. Kendi halkının en çok ihtiyacı olduğu bir süreçte ortaya çıkmış ve rolünü oynamıştır.Mazlum bir halk olan Kürt halkı varlık ve yokluk mücadelesine başlarken kendi Önderliğini ve hareketini yaratabilme başarısını gösterebilmiştir. *** tarihin bütün çirkinliklerine başkaldırı hareketi olarak gelişmiştir. Geriliklerle ve katliamlarla kuşatılmış bir halkın sıra dışı, öncü bir güce ihtiyacı vardı ve *** ile gerçekleşen tamda bu noktada özgürlük çıkışı ile öcülük rolünü oynamak olmuştur. Acımasızca kuşatılan düşman gerçekliğine karşı kahramanca çıkışlar gerçekleştirecek kadar erdemliler hareketi olabilmiştir. Kendi halkının onuru için yüzlerce militan ve fedakar yoldaşını şehit verirken, bir şehitler partisi olmuştur aynı zamanda. Kürt halkının özgürlük mücadelesi kendi kahramanlarını ortaya çıkartırken, aynı zamanda kendi Jean’Dearcı’ını yaratmıştır. Evet, bizimde Jean d'Arc'ımız Zilan çıkışıdır. Kürt kadın kahramanlığının toplamıdır Zilan kahramanlığı. Tarihsel olduğu kadar yaşamsaldır, yaşamsal olduğu kadar tarihseldir. Önderlikle doğru yoldaşlığın adıdır Zilan. Bu günü doğru anlamak için tarihe bakmak gerekmektedir. Zilanı adım adım anlamak ve şifrelerini doğru çözmek önemlidir. Zilan fedaileşmesi erkek egemen sistemin yaratımı olan köleleştirme hareketine karşı, özgürlük tercihini ortaya koyan tanrıça gerçekleşmesidir. Özgürlük uğruna verilmiş bedenler belleklerimizde sonsuza kadar sönmeden yanan bir ateş olarak yer edinirler. Bu nedenle onlar her zaman bizlerin yol göstericileri olarak yaşamımızı yönlendirirler. Zilan yoldaş da bizler açısından bir yol göstericidir. Çıkmazdan çıkış perspektifidir. Bir kez daha düne dönüp bakmak ve Zilan yoldaşı doğru okumak günümüze ışık tutacaktır. Yıl 1996; düşmanın topyekûn saldırıya geçtiği bir dönem. Kürt halkına yönelik baskı, katliam, faili meçhul cinayetler, tutuklamalar, gözaltılar, işkencelerin hat safhaya ulaştığı bir yıl. Özgürlük *******larına yönelik imha-ezme operasyonlarının ardı ardına geliştirildiği ve bunun için Türk devletinin güneyli işbirlikçileri *** ye karşı kullandığı ve ortak savaştıkları bir süreç. İçten ve dıştan dört koldan ihanetin hüküm sürdüğü, buna karşı ise Önderlik çizgisinin aman vermediği, direniş çizgisini amansız yükselttiği yıllar. Düşmanın Önderlik var olduğu müddet ***’yi bitiremeyeceğini idrak ettiği bir dönem. Artık devreye alçakça geliştirilecek komplolar girmiştir. Bunu uygulayacak ve uygulatacak ekip hazırdır. Çiller ve Güreş ikilisi. Arkasından 6 Mayıs komplosu devreye sokularak geliştirilir. Önderliğin imhası hedeflenir ancak başarıya ulaşamaz. Kürt halkının umutları söndürülemez. Tam da bu noktada APO’cu militanlığın rolünü oynaması gereken bir sürece girilmiştir. İmha ve ihanet çemberinin kırılması gerekiyor. ******* cephesinden taktik açılımın olması gerektiği Önderlik tarafından verilen bir perspektiftir. Ve mevcut durumun değerlendirmesi yapılarak mücadelemizi başarıya götürecek taktik açılımın ve yenilenmenin olmazsa olmaz kabilinden olduğu herkes tarafından kabul edilen bir gerçekliktir. Bunları anlaması gereken militanın kendisidir. Yani bir militan çıkışa ihtiyaç vardır. Bütün bu gelişmeleri gören Zilan yoldaş tarihi sorumluluk bilinci ve duygusuyla bir çıkış yapması gerektiğine karar verir. Bunu nasıl ve nerede gerçekleştirecektir. Mücadelenin ve halkın kahramansı ve destansı bir çıkışa ihtiyacı vardır. Gözü dönmüş düşmana artık dur demek gerekiyordu. İşte Zilan fedaileşmesi böylesi koşullarda kararlaşır. O artık karar vermiştir. Başkan APO ile büyük yoldaşlık bağını geliştirecektir. Fiziki olarak görmese de, yakın olmasa da, her zaman o Önderlikledir ve Önderliğin takipçisidir. Büyük ve anlamlı bir yaşamın sahibi olmak istediğini yazar Önderliğe. Bir canı vardır onu da feda edeceğini belirtir. Ve Şehide gerçekte bağlı olanın Önderlik olduğunu belirtir. Zilan yoldaş tarihi sözleşmesini yapmıştır, geleceğe yürüyecektir. Büyük gün için bir mekana ihtiyaç vardı. Bunun için düşmanın halkımızı en çok katlettiği ve asimile ettiği Dersim seçilir. Beselerin, Zarifelerin ve daha nice Kürt kadınının direniş sembolü olan dersimden düşmanın yaptığı katliamların cevabı verilecek, jenositlerin hesabı sorulacaktır. Munzurlarda esen özgürlük rüzgârı, Beritanların özgürlük çığlıklarına karışarak Zilan’a ulaşır. Asiliklerinde Dersim dağlarının sevdasını demler, olgunlaştırır. Zel dağından Sultan babaya, Tariden Sülbüze, Haydaranlardan Ali boğaza, Kar sinikten, Kırmızı dağa, Kızıl kayalardan Düzgün babaya, Ana fatmadan, Yılan dağına dalga dalga Zilanın türküsü söylenmeye başlamıştır artık. Ve o büyük gün gelmiştir. 30 Haziran 1996; egemenin beynine, yüreğine balyoz gibi inen bir özgürlük gerçekleşmesidir. O gün düşman şaşkın bizler ise gurur ve hüzün karışımı bir sevinç içindeydik. Halkımızın tarihinde bir ilk gerçekleşiyordu. Kadının tarihinde ise onurlu bir sayfa daha açılıyordu. Tarihin karanlıklarında kaybolmuş kadının gün yüzüne çıkışı gerçekleşiyordu. Diğer taraftan özgürlük arkadaşımız destansı direnişiyle Başkan APO’ya bağlılık ve doğru yoldaşlık nedir? Bize öğretiyordu. Tanrıçalaşmış bir gerçeklik kalıcı ve süreklidir, bilinip anlaşılması ve uygulanma çabasıyla bütünleştirilmesi gerekir. Tanrıçalaşmak değerleşmektir. Değerleşmek sembol bir durum değil, yaşam ilkesine dönüşmektir. Bu nedenle Zilan’ı anmak ve anlamaya çalışmak tarihsel köklerine dayalı ele alınmayı ve güncelleştirilerek uygulanmayı gerektirir. Çünkü tanrıçalaşmak tarihsel olmak kadar günceli belirlemektir, ona nüfus etmektir. Bu nokta da Zilan’la yoldaşlık değerler karşısında soyut duruş değil, değeri yaşamsallaştırmak kapsamında olabilmelidir. Zilan ne düşündü, ne hissetti, nasıl yaşadı, neye inandı, inancıyla yaşamını nasıl birleştirdi? Tüm bunları neye yaptı, neye güvendi, ne bekledi gelecekten, yaşamı nasıl çok sevdi, Önderlikle bağı neydi, çizgiye nasıl yaklaştı, kadın olarak özgürlüğü nasıl tanımladı, bir kadın olarak kendisini nasıl çözümledi, erkek egemenlikli, cinsiyetçi gerçeği nasıl ele aldı ve yendi? Bu nasıllar ve nedenler etrafında binlerce soruya bizler tarafından doğru cevap vermemizi bekliyor Zilan. Zilan’ı yakıcılaştıran koşulların artarak güncelleşmesi, her zamankinden daha fazla Zilan’ı anlamayı gerektirir bizler açısından. Bir kadın, bir fedai, bir Önderlik militanı, bir özgürlüğe inanmış, bir gelecekçi, bir fedakar! Zilan bunların toplamı olarak küçük kişiliğin tüketiciliğinden arınmış olarak büyüklüğü zirvede ifadelendirdi. Onu buna götüren elbette inancıyla yaşamı arasındaki tutarlılık, diyalektik ilişkiydi. Bu nedenle amaç-birey denkleminde kendimizi ele alarak yapılandırmak, bizleri Zilan’ca yaşamın ve uygulanışın militanları haline getirir. 2007 gibi Önderliğimize saldırıların yoğunlaştığı bir dönemde her zamankinden daha fazla militanlığın, fedailiğin yani adanmışlığın gereğini yerine getirmemiz gerekirken, bunu yapabilmenin sadece istemle değil, uygulayışta kişilik gerçekleşmesini zirvede yaparak mümkün olacağını bilmek durumundayız. Özgürlük ve gelecekten beklentimiz somutsa, bunu karşılayacak gücü Önderlik olarak tanımlıyorsak, bu çizgiye inandığımızı belirtiyorsak, bizi bu çizgiden alıkoyan, amaç ile birey ilişkisini kopukluğa uğratan ikiyüzlü, dar, yüzeysel, salt duygusal, iradesiz, yenilgiyi kabul eden, kendi kendine yetemeyen, beklentili yanlarımızı çözümleyebilmeliyiz. Bununla da yetinmeyerek, erkek gerçeğini yaşamın tüm alanlarında ele alma***** beyninde yaşatan, geleneksel kadınlıkla yaşamı algılayan yönlerimizi çözümleyerek mücadele konusu etmek ve kendimizi gerçekleştirerek arınmış olmayı geliştirmek gerekir. Mücadelemizin gelmiş olduğu aşamada her açıdan tarihi önemi büyük ve bir o kadar da kritik bir süreçten geçiyoruz. Düşmanın Önderliğimizi tasfiye amaçlı tüm sabırlarımızı ve tahammül sınırlarımızı aşan zehirleme girişimi, *******yı imha ve halkımızı sindirmeyi amaçlayan konsepti ile karşı karşıyayız. Bir kez daha Kürt halkının özgürlük umudu Başkan APO şahsında bitirilmeye çalışılmaktadır. Önderliğimizin yavaş yavaş zehirlenmesi, halkımız ve özgürlük arayışçıları kadının yavaş yavaş zehirlenmesidir. Topyekûn imha ve inkâr politikasına karşı, topyekûn Beritan direniş çizgisini yükselteceğimiz, Zilan fedai çizgisini yaşamsallaştıracağım ız bir dönemden geçiyoruz. Erkek egemen sistemin bütün çirkinliklerine inat Zilanlaşarak egemenliğe vereceğimiz bir cevabımız vardır. Bu anlamda Sorxwinler, Viyanlar, Yıldızlar egemen sistemin tüm geriliklerine verilmiş cevabımız ve Başkan APO ile gerçek buluşmamızdır. Bir 30 Haziran’ın yıl dönümde daha seni anarken Zilan yoldaş, büyüklüğüne emsalsiz oluşuna, en derin anlamları yüklemeye çalışıyoruz. O gün biz yoldaşlarında bıraktığın duyguları bir kez daha yaşarken, her gün geçiminde daha büyüdüğüne ve yaşamsallaştığına tanıklık ediyoruz. Tarihe bıraktığın izin bir yıldız parlaklığında giderek destansı direnişlerin kahramanlık emarelerinde daha çok parladığını görüyoruz. Senin ışığın bize yol gösteriyor. Senin ışığın Başkan APO’ ya giden özgürlük yolunu biraz daha aydınlatıyor. Ne zamanki yolumuzu kaybetsek, ufak bir tereddüt hissini yaşasak sen gökteki en parlak yıldız misali yolumuzu bulmamıza, özgürlük kaynağına uzanmamıza ve suyundan içmemize yardımcı oluyorsun. Zilan’laşma gerekçelerimizin zirvede olduğu bir dönemde, amaç-birey tutarlılığını güçlü bir şekilde yakala*****, kaynağından sürekli içme ve o kaynağın sularına karışma ve özünle buluşma sözüyle seni ve bize mücadele gücü veren tüm şehitlerimizi minnet ve coşkuyla anıyoruz. Başkan APO’nun yarattığı gerçeklikler olduğunuz bilinciyle Başkanımıza bağlılığımızı bir kez daha yineliyoruz. Gelecek inancı ve özgürlüğü için mücadele edenlerin olacaktır! zeynep kınacı(zilan) ________________________________________ Zilan hewal 1972 yılında Malatya'da doğar. Aslen Malatya merkeze bağlı Elmalı köyündendir. Ailesi Mamureki aşiretindendir. Zeynep Kınacı (Zilan) ilk, ortaokul ve liseyi Malatya'da okur, üniversite eğitimini de Malatya'da yapar. Malatya İnönü Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü'nden mezun olur. Mücadeleye katılmadan önce Malatya Devlet Hastanesi'nde röntgen teknisyeni olarak çalışmaktadır. Ailesi maddi açıdan orta halli, sosyal yapı açısından da feodal etkilerin görüldüğü, küçük burjuva kemalist özelliklerin yansıdığı bir yapıya sahiptir. Zilan bir yönüyle aile ortamında serbest yetişir. Sol düşüncelerle ve Kürtlükle lise yıllarında tanışır. Üniversite yıllarında da ilgisi gelişir. Özellikle PKK çizgisine yakınlığı başlar. 1994 yılında Adana'da cephe faaliyetleri yürütmeye başlar. Faaliyetler içinde bir yıl kalır. Bu süreye ilişkin Zilan yoldaş şu değerlendirmeyi yapar. "Ciddi bir eğitim sürecinden geçmedim. Ardından yönetim düzeyinde yakalanmaların olmasından dolayı yeterli bir desteğin sağlanmaması, bireyi sivilleştiren etkisi gibi nedenler, yine kişilik dönüşümü yapamama gibi nedenlerle aslında çok istekli olmama rağmen fazla bir gelişme ve başarının sahibi olamadım." 1995 yılında Dersim Eyaleti'nden gerilla saflarına katılır. Gerilla içerisindeyken, kendi belirlemesi ile geçmişe oranla kendi kişiliğini tüm yönleriyle tanıyarak bir gelişmeyi sağlar. İddia, kararlılık, moral, netleşme vb. konularda güçlenir. Yoğunlaşmalarının temelinde Kürt ve Kürdistan tarihinin yanında diriltilen halk gerçekliği, bunun öncüsü PKK, onun ideolojisi ve özellikle Önderlik gerçeği vardır. Önderliksiz bırakılan halk gerçekliğinin yanısıra sahte Önderlikler yüzünden kaybeden halklar üzerine yoğunlaşır. Bu O'nda Ulusal Önder Başkan APO ile bütünleşmenin, O'nu anlamanın adımlarını da oluşturur. "Zaferin öngünlerini yaşadığımız yeni süreçte halkın kurtuluş umutları olan bizlerin, Parti Önderliğimizin yaşamı, düşünceleri ve mücadelesine yakışır bir biçimde dönemsel bütün görevlerimizi en iyi bir şekilde yerine getirmemiz gerekiyor" diyerek, 1996 yılında ulusal kurtuluş hareketimize yönelik oluşturulan savaş konseptine karşı militan duruşu sergiler. PKK'nin direniş mirasına sahip çıkma sözü temelinde savaş ve kan çetelerine karşı 30 Haziran 1996'da Dersim şehir merkezinde bayrak töreni yapan askerlere yönelik intihar eylemini gerçekleştirir. Eylemiyle Kürt halkının özgürlük isteminin ifadesi olur. "Kürt kadınının direniş sembolü olmak istiyorum" der ve Kürt tarihi, Kürt kadını için yeni bir yaşam manifestosu olur
 
 
Bugün 8 ziyaretçi (10 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol